yel

is.

1. 风: \yel tüfeği 气枪 akça \yel 东南风 kara \yel 北风 Dışarda hafif bir yel esiyor. 外面刮着微风。

2. 医́ 风湿性疼痛; 风湿, 风湿病

3. 俗́ 胃肠里的气体, 滞气, 屁

◇ \yel yeperek (或 yepelek) yelken kürek 上气不接下气地, 气喘吁吁地, 激动地, 急急忙忙地, 慌慌张张地: Bu ne hâl, yel yeperek yelken kürek böyle nereye gidiyorsun? 出什么事啦？你这么慌慌张张的要上哪儿去呀！Haberi alınca yel yepelek, yelken kürek yola çıktık. 我们一得到消息, 就赶忙上路了。-i \yele vermek 1) 浪费, 滥用; 耗费: Bu eser uğruna yaşamını yele verdi. 为了这部作品, 他耗尽了毕生的心血。 2) 消灭 \yelin kayaya tesiri gibi 一点不起作用

◆ Yel gibi gelen sel gibi gider. 来得容易, 花得快。Yel üfürdü sel (或 su) götürdü. 不知何故, 消失殆尽: Bin bir güçlükle yapılan fabrika çalışmıyor; yel üfürdü sel götürdü, kapandı. 历经千辛万苦建起来的厂子停产了, 不知何故, 灰飞烟灭, 倒闭了。